9 Haziran 2007 Cumartesi

Vakti Geldi...

Artık vakti geldi,
Bilirim...
Gitmek gerekli buralardan...
Gereksiz zamanlarda,
Kavrulmalı yitik aşkların ateşinde
Rüzgara karşı bir defter yaprağı kadar
Güçsüz yarınlarımız...
Günaha böylesine vurgun
Bedenlerimizin arkasından
Su dökmeli ki çabuk dönelim
O acıyı marifet bilen ruhlarımız...
Özlem dolu ellerimiz tuşlamalı
Bir “Alo” ya muhtaç anlarımızın
Ezbere bilinen numaralarını...
Sanki birbirimizi hiç tanımıyormuşçasına
Sarf edilen kelimelerin ardından
Ayıp olurmuşçasına saklamalıyız
Akacağı yeri belirsiz,
Kendi bizden habersiz gözyaşlarımızı...
Sonra uzun geceler olmalı...
Kısa ömürlerimiz yansımalı
O gecelerden kalma çatlak gözlerimize...
Dostlara “Hani” ile başlayan cümleler verip
“Eğer” ile vurgulanmış başka cümleler almalıyız ki
Kandırabilelim kendimizi
Kendi kendimize...
Uzunca bir yalnızlığın ardından
Kuru bir kalabalıkta bulmalıyız
Sözde mutluluğu...
Yarışmalıyız kısa bir süre için
Önce kim dolduracak diye
İçimizdeki boşluğu...
Masalar olmalı biraz
Biraz filmler
Biraz da şarkılar...
Anılar yağmalı kulaklarımıza
Acılar yığılmalı...
Gerçi onlar söylenmeli biz susmalıyız...
Ve bir gün;
Koyu renkli dosyaların içinde
Toz tutmaya mahkum raflara kaldırmalıyız herşeyi...
Üstelik bir sır gibiymişçesine saklamalıyız...
Artık gitme vakti,
Bilirim...
Düşündüm de;
Sen git,ben sonra gelirim!..

Hiç yorum yok: